Adana Demirspor deplasmanına giden Galatasaray, 3-0 galip gelerek İstanbul’a döndü.

MERKEZİN GEÇİRGENLİĞİ

Sakatlıklardan ötürü oyun fazlasıyla durdu ancak buna rağmen yüksek tempoda keyifli bir ilk devre izledik. Adana Demirspor, oyuna süreklilik ve hareketlilik katarak Galatasaray’a zorluk çıkartmak istedi. Ki bunu istemekle kalmadı, ilk devre özelinde karşılığını büyük ölçüde aldı.

Galatasaray’ın merkez kurgusu -Torreira ve Kerem Demirbay- geçirgenliği kontrol edemedi ve rakibin merkez ikilisine yani Michut ve Maestro’ya konfor alanı verdi. Michut zaman zaman baskıyı kaldıramayıp kendi yarı sahasında top kayıpları yapsa da topu ayağına aldığı vakit genel anlamda risksiz ve doğru koordinatlara oynamayı tercih etti. Bu güvenli pas tercihleri Adana Demirspor’un ön alandaki etkinliğini oluşturan ana sebeplerdendi. Maestro’da merkezdeki dinamizmi sağladı ve takımı adına hücumu yönlendiren isim oldu.

Kerem Demirbay’ın topsuz oyundaki yanlış yerleşimi ve toplu oyundaki kontrolsüz top dağıtımı Galatasaray’a büyük bir eksi yazdı. (ikinci yarıda daha düzgün bir görüntü verip şahane bir gole imza atsa dahi ilk yarının faturası çoktan floryaya fakslanmış olabilirdi) Çünkü aynı ikili – Michut ve Maestro- Fenerbahçe deplasmanında da sahadaydı ve Krunic-Zajc ikilisine üstünlük sağlayamamıştı. Ek olarak lig özelinde iyi bir kimyaya erişememiş olan bir ikiliden bahsediyoruz. Galatasaray ilk yarı özelinde bu ikiliye merkezi zaman zaman verdi.

Not: Her ne kadar Michut’un -lig özelinde- genel oyununa pozitif yaklaşmasam dahi fiziğine göre girdiği ikili mücadele sayısı ve bu mücadelelerden yüksek başarı oranı ile çıkması dikkatimi hep çekmiştir. Oyununu üst seviyelere çıkartacak yeteneğe ve olgunluğa sahip. Herhangi bir büyük takımımız rotasyonuna Michut’u katabilirse oyuncu işleyip parlatması ve ardından faydalanması içten bile değil diye düşünüyorum.

 

 

ÇINAR(LAR)

Dries Mertens ve Muslera… Bu iki fubol çınarından birisi Galatasaray’ı maçın içinde tuttu diğeri ise maçı çözdü.

Muslera maçın henüz 20. Saniyesinde ve maçın devamında yaptığı kritik kurtarışları ile Galatasaray’a 12 yıldır olduğu gibi hayat veriyordu…

Dries Mertens’in ilk yarı özelinde karakterini sahaya koyarak kaptığı toplar, dünyada ‘’ben defansif orta sahayım’’ diyen oyuncuları cebinden çıkartacak mahiyetteydi. Bu yaşta bu profildeki oyuncunun muadilini istemek/bulmak ‘’vejetaryen lokantasına gidip et yemek istemek’’ gibi bir şey.

İkinci yarıda takımın dikine oyun oynamasını sağlayan, beyninde işlemini tamamlayıp bacağına ilettiği kodları sahaya çok çabuk servis eden oyuncu olması 2 asist daha yapmasına olanak sağladı.

Daha önceki yazılarımda sürekli belirttiğim gibi ‘’37’lik işleyen çark Dries Mertens.’’

CİDDİ LÜKS

İkinci yarı aynı tempo ile oynamayan/oynayamayan bir Adana Demirspor vardı. İlk yarıda harcanan efor, onları ikinci yarıda vites küçültmeye itecek, bu da Galatasaray’ı oyuna daha fazla dahil edecekti.

Pozisyonlar bulan Galatasaray, kilidi açamadı ancak bir süre sonra sahneye büyülü sol ayak Hakim Ziyech çıktı. Hakim Ziyech, topsuz oyunda takımın baskı şablonunda Okan Buruk ve ekibine sağlıklı veriler sunmasa bile hoca onu son haftalarda sahaya sürmeyi/ödüllendirmeyi tercih ediyor. Çünkü onun sahadaki varlığı, üçüncü bölgede sol ayağından çıkartacağı bir şutu veya bir akıllı pas tercihi skor tabelasını değiştirmeye yetiyor. Ceza sahasından şut atabilen, buna ek olarak ceza sahası yayından veya sağ kenardan atabileceği akıl dolu pasları da takımı adına hücum yönünde ciddi bir lüks aslında.

‘’Şapkadan tavşan çıkarmak’’ deyiminin sahadaki vücut bulmuş hali Hakim Ziyech.