Bayern Münih Denetim Kurulu Üyesi Karl Heinz Rummenigge:
"Futbolcular yoğun maç takviminden şikâyet ediyor ama söyle bir durum var. Oyuncular ve menajerleri kendilerini bir tuzağa düşürdüler. Daha yüksek maaşlar talep ettiler ve böylelikle kulüpleri daha yüksek gelir elde etmeye zorladılar. Peki bu gelir nereden gelecek? Elbette daha fazla maç yapmaktan."
Rummenigge’nin takvimi eleştiren futbolculara gönderme yaptığı bu açıklama, problemin özüne dair çok net bir tespit içeriyor. “Gelir nereden gelecek? Elbette daha fazla maç yapmaktan.” Bu sözler, futbol dünyasındaki ticari gerçekliği açığa çıkaran önemli bir eleştiri.
Futbolcular, özellikle de üst düzey oyuncular, her geçen yıl daha büyük maaşlarla sahalara çıkıyor. Ancak bu yüksek ücret taleplerini karşılayabilmek için kulüplerin daha fazla gelir yaratması gerektiği gerçeği unutuluyor. Sponsorluk anlaşmaları, forma satışları ve yayın hakları gibi gelir kalemleri önemli olsa da en büyük gelir kaynağı oynanan maçlardan geliyor.
Futbolun ticari yönü büyüdükçe, kulüpler de bu büyük gelir beklentilerini karşılayabilmek için daha fazla maç düzenlemek durumunda kalıyor. UEFA Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Konferans Ligi derken ortaya çıkan bu yoğun takvim, günün sonunda aslında futbolcuların artan maaş beklentilerini karşılamak için organize ediliyor.
Geçtiğimiz günlerde Barcelona’nın efsane futbolcusu Pique İspanya’nın ünlü Marca gazetesine "Bir tavsiyem var. Ulusal liglerdeki takım sayıları 16'ya düşürülsün. UEFA Uluslar Ligi kaldırılsın. Kulüpler Dünya Kupası kaldırılsın." şeklinde bir demeç vermiş.
Futbolcuların aynı anda bu yoğun maç takviminden şikâyet etmeleri, aslında kendi talepleriyle oluşturdukları bir tutarsızlığı işaret ediyor. Artan maç sayısını gerekçe göstererek daha yüksek maaşlar talep eden futbolcular, bu maaşların sürdürülebilirliği için daha fazla maç oynamaları gerektiği gerçeğini göz ardı ediyorlar.
Rummenigge’nin sözleri, bu döngüyü açık bir şekilde ortaya koyuyor. Oyuncular, menajerleri aracılığıyla maaş pazarlıklarında daha büyük rakamlar isterken, kulüpler bu talepleri karşılayabilmek için gelirlerini artırmak zorunda. Gelirlerin en büyük kısmı da maçlardan geldiği için, sonuçta daha yoğun bir maç takvimi kaçınılmaz hale geliyor. Yani, futbolcular aslında kendi taleplerinin yarattığı bir çalışma yükünün içine düşmüş durumdalar.
Bu durum sadece futbolcular için değil, kulüpler ve futbol federasyonları için de bir sorun yaratıyor. FIFA ve UEFA her yıl yeni turnuvalar düzenleyerek futbolu daha fazla ülkede izleyiciye ulaştırmayı hedefliyor. Ancak bu durum aynı zamanda futbolcuların fiziksel kapasitelerini zorluyor. Federasyonlar da kulüplerin ve oyuncuların talepleri doğrultusunda daha fazla gelir elde etmek zorunda kaldıkları için, yoğun maç takvimleri yaratmak zorunda kalıyorlar.
Kulüpler, futbolcuların maaşlarını ödeyebilmek ve rekabetçi kalabilmek için daha fazla ticari anlaşma yapmak ve daha çok gelir üretmek zorunda. Bu gelirlerin büyük bir kısmı ise maçlardan, yayın haklarından ve sponsorluklardan geliyor. Daha fazla maç, daha fazla gelir demek. Ancak bu döngü, futbolcuların performansını ve sağlıklarını uzun vadede tehlikeye atıyor.
Futbolcuların ve menajerlerinin yüksek maaş talepleri, kulüpleri daha fazla gelir elde etmeye zorluyor ve bu gelirlerin de büyük kısmı daha fazla maç yapmaktan geliyor. Ancak bu yoğun maç trafiği, futbolcuları yorgunluk ve sakatlıklarla yüz yüze bırakıyor. Rummenigge’nin belirttiği gibi, futbolcular aslında kendi yarattıkları bir tuzağın içindeler. Sonuç olarak adeta bir yumurta tavuk kısır döngüsü olan bu ikilemden çıkmanın yolu ise futbolun ticari yönüyle fiziksel gerçekler arasındaki dengeyi yeniden kurmak olacak gibi görünüyor.