TEKRAR EDEN TEK SEÇENEK…
Beşiktaş taraftarından maç düdüğü ile derbi atmosferini fazlasıyla hissettirecek türden bir destek geldi. Fakat maçın 2. dakikasında kazandığı köşe vuruşu ile golü bulan Galatasaray, maça çok erken yön verdi. Böylece momentumu arkasına alarak dümenin başına geçti sarı-kırmızılılar.
Beşiktaş oyun kurulumunda zorlandı. Al Musrati-Amartey-Necip bu üçgen oyun kurulum şablonundaki şef olacak/olabilecek olan oyunculardı. Ancak karar verme mekanizmasındaki belirsizlikler ve pasın yönü/şiddeti kötü olunca geriden çıkmakta zorlanan bir Beşiktaş görüntüsü hâkimdi. Elbette Galatasaray’ın öndeki yoğun baskısı ve hatlar arasını kontrol altına alması tehditleri minimize edecek, ek olarak Beşiktaş’ın geriden çıkışlarına zorluk çıkartacaktı. Özellikle Musrati’ye ve Amartey’e konfor imkanı sunmadan yaptığı baskılardan fazlasıyla sonuç aldı Galatasaray.
Sahanın ikinci bölgesinde yani orta sahada çok fazla efor tüketti iki ekip de. Maçın özellikle ilk yarıdaki x faktörü merkezin geçirgenliği oldu. Fakat Beşiktaş, topu Rashica koridoruna ileterek maça ritim katmayı amaçladı. Buna bağlı olarak da maça ortak olmaya çalıştı. Rashica, topla buluştuğunda kafasındaki ilk hamlesini efektif şekilde gerçekleştirse de devamında Nelsson’un veya Köhn’ün kademeleri Beşiktaş’ın maçın içine girmesine engel oldu, ket vurdu. Nelsson – Davinson tandeminde iki oyuncunun da sağ ayaklı olduğunu bilen Santos, sağ koridordan sürekli kenar orta denemeleri ile sarı-kırmızılı ekibi üzmek istedi. Lakin Nelsson, pek çok kenar ortayı ters ayakta yakalanmadan bu ortaları başarıyla savuşturdu. Burada Onur Bulut’a bir eksi yazabiliriz. Rashica – Onur Bulut partnerliğinin kimyasının uyuştuğu bir denklemde belki Galatasaray’a erken bir cevap verebilirdi Beşiktaş. Dolayısıyla: Onur Bulut’un bindirme veya ters koşu göstermeyişi Rashica’nın oyun repertuarındaki renk paletlerinde eksilmeye sebep oluyor, Rashica’ya tek seçenek bırakıyordu. O da kenar ortalardı…
Sahadan Amartey’i alan ve yerine Ghezzal’ı oyuna dahil eden Santos, Ghezzal’ın çizgide takımına sağlayacağı hat kıran pasları, kenar ortaları ve kaleyi cepheden gören şutları ile rakibine yönelik tehdit yoğunluğunu artırmak istedi. Yani Ghezzal’ın büyülü ayağından çıkaracağı ya kaliteli bir pası ya da bir şutu bekledi… Bu da Beşiktaş’ın oyun şablonundaki ikinci tek seçenekti…
MADALYONUN DİĞER TARAFINDAKİ TEK SEÇENEK
Ziyech yok, Sergio yok, Zaha yok, Aurier yok, Ndombele verimsiz, Tete ise istikrarsız. Yani kısaca kulübe boş! Okan Buruk’un kenardan sahaya süreceği, hem skora hem de oyuna etki edebilecek oyuncusu yoktu. Ki Okan Buruk ilk değişikliği 85. dakikada yaptı/yapmak zorunda kaldı. Öyle kısıtlıydı ki Okan Hoca’nın eli hafif sakat Kaan ile başlamak zorunda kaldı. Barış Alper sağ kenarda, Kaan ise sağ bek başladı. Böylece ikinci yarıda herhangi bir olumsuz durumda kenardan Tete hamlesi yapabilecekti Okan Buruk.
Torreira’nın rakip oyun kurucularına yaptığı doğru ve etkili baskı, Mertens’in ekstra eforu, Köhn’nün etkin olduğu sekanslar, Kaan’ın sakinlikle top dağıtımı yapması ve üstün Barış Alper teknolojisi ile maçın içinde kaldı Galatasaray. Aslına bakılırsa maça üstünlük sağladığı bölümlerde fazlasıyla mevcuttu sarı-kırmızılıların.
Galatasaray’ın ve Okan Buruk’un, yani madalyonun diğer tarafının tek seçeneği de ilk 11 tahtasına yazılan isimlerin maçı kazanmasıydı. Aksi takdirde olası bir kötü senaryoda hamle yapma gücü kısıtlı olacak olan Okan hocanın tek seçeneği aynı zamanda tek umudu sahaya sürdüğü ilk 11 idi.