Barcelona yönetimi B takımı hocasını göreve getirdiğinde önlerindeki sezonda şampiyonluğu hayal ediyorlar mıydı? Real Madrid’i şampiyon yapan Schuster, Camp Nou’daki El Clasico öncesinde “Kazanmamız mümkün değil” diyerek harakiri yapmış, Real Madrid yönetimi de görevine son vermişti. Yerine Juande Ramos’u getirdiler.
Tiki-taka’nın La Liga’yı süpürmeye başladığı günler. Pep Guardiola’nın Barcelona’sı 18 puan fark yediği Real Madrid’e o sezon 9 puan fark yapıp şampiyon olduğunda İspanya’da da Avrupa futbolunda da yeni bir dönem başlıyordu. Kimilerine göre tarihin en iyi futbol oynayan takımı: 2009-2011 Barcelona…
Bir sonraki sezon Real Madrid’de 2. Los Galacticos fırtınası başlamış, yeniden koltuğu oturan Florentino Perez, Ronaldo-Benzama-Kaka ile şampiyonluğu istiyordu. Teknik direktör ise İspanyol medyasının bir türlü ısınamadığı Manuel Pellegrini idi.
Şilili hocanın takımı Avrupa futbol tarihinde bir ikincinin toplayabileceği en yüksek puana ulaştı. 96 puan! Guardiola’nın Barcelona’sı ise zirvede 99 puanla oturuyordu. Türk futbolu benzer bir sezon finalini 13 sezon sonra yaşayacaktı.
İspanyol Milli Takımı Güney Afrika’da Dünya Kupası’nı kazanırken Madrid Barajas Havaalanı’na lig-kupa-Şampiyonlar Ligi’ni o sezon kazanan büyük bir teknik adam indi. Florentino Perez, Guardiola’nın anti-tezini bulmuştu. Barcelona’nın yoluna taş koyacak bir teknik adam varsa bu da Jose Mourinho idi.
Mourinho’nun ilk sezonunda Real Madrid, 102 gol atıp 33 gol yerken 92 puan topladı. Barça yine çok fazlaydı. 95 atmışlar ama 21 yemişler ve sadece iki mağlubiyet almışlardı. Real Madrid’e 3 puan fark atıp bir kez daha şampiyon oldular.
O sezon Kral Kupası finalinde Guardiola’yı deviren Jose Mourinho kafayı taktığı şampiyonluğu 121 gol atıp 100 puan takımıyla almayı başardı. Barcelona 9 puan gerisinde kalmıştı…
O günlerin Real Madrid’inde 96 puan toplayan Manuel Pellegrini’nin kaderiyle geçen sezon 99 puan toplayan İsmail Kartal’ın kaderi benzer değil mi? Barcelona’nın önüne kesmek için Mourinho’yu getirmekle, Galatasaray’a iki şampiyonluğun ardından “dur” diyebilmek için Fenerbahçe’ye yine Mourinho’yu getirmek de bir aynı senaryonun farklı bir prodüktör, yönetmen ile yıllar sonra çekilmiş hali gibi..
Arada bir fark var. Inter ile 3 kupa kazandıktan sonra Real Madrid’e giden Jose Mourinho ile Roma’dan ayrıldıktan sonra Fenerbahçe’ye gelen Jose Mourinho aynı insan mı? Bir zamanlar ben değişmem diyen Jose Mourinho yıllar içinde değişti mi? Cevabı ikinci kez geldiği ve şampiyon olduğu Chelsea’den ayrıldığı günden bugüne kadar yaşadıklarında saklı…
Kaybetmeyi bilmeyen bir adam, kazanmayı unutmaya başladığında bırakın çevresindekilere önce kendine tahammül edemiyor olabilir mi? Belki de uzun zamandır Jose Mourinho’yu en az seven insan, Jose Mourinho’nun ta kendisidir…