Set, set, set!

Set oyunundan yoksun, soyutlanmış bir Galatasaray izliyoruz bu sezon. Aslında bunun kökü iki sezon öncesine de dayanıyor...

Abone Ol

Young Boys cephesi ligi'nde 5 maçta sadece 2 puan çıkartmış. Sezonun ilk galibiyetini Galatasaray'a karşı aldılar. Sanırsam bu tek cümle, maçtaki performansı çok iyi yansıtıyor....

Set oyunundan yoksun, soyutlanmış bir Galatasaray'ı izliyoruz bu sezon. Aslında bunun kökü iki sezon öncesine de dayanıyor. Bazı maçların bazı gollerinde şahitlik etsek dahi set oyunları oldukça zayıf Galatasaray'ın. Okan Buruk ve Galatasaray'ı aldığı şampiyonlukların ilkini Kerem Aktürkoğlu - Mauro Icardi uyumuna, ikincisini ise kusursuza yakın uygulanan ön alan baskısına, Barış Alper Yılmaz ve Ziyech gibi isimlerin önemli anlarda sazı eline almasına borçlu. Elbette bu başlıklar da birer stratejiydi ve Okan Buruk 2 sezonu başarılı şekilde formülleştirerek tamamladı.

Oyuncu özelinde eleştiri yapmayı çok tasvir etmem, -bu oyunu konuşacaksak- takımı daha fazla ön plana almamız gerektiğini vurgularım hep. Fakat, Abdülkerim Bardakçı'ya bir parantez açmamız lazım. Geçen sezon yaşadığı sakatlığın ardından toparlanamadı Abdülkerim. Avrupa Şampiyonası serüveni de bence kötü geçti onun adına. Performans grafiğinin de yeni sezonla yükseldiğini söyleyemeyiz. Yukarıda geçtiğimiz sezonlardaki şampiyonlukların başlıca sebeplerini, vurucu noktalarını sıraladım. Bunlara ek yapılacaksa bu kuşkusuz savunma hattı olmalı. Galatasaray, ezeli rakibinden daha fazla gol atamadı ama kalesinde daha az gol gördü ve şampiyonluğa ulaştı. Önceki yazılarımda Galatasaray'da stoper tandemi turuncu alarm veriyor demiştim, artık kırmızı alarm veriyor... Ek olarak, takım savunmasının da gözden geçirilmesi görüşündeyim. 

Gabriel Sara ve Jelert'in performanslarına da değinelim. Gabriel Sara'yı iyi buldum diyebilirim. Belki maçta skora etki etmedi fakat ön alanda zaman zaman sorumluluk alarak takımı yukarıya çekti. Onun dışında sürekli dikine oynama gayreti güzel bir detay. 2-3 kez dikine keskin toplar atarak rakip kale için büyük tehdit de oluşturdu. Fakat her şeye rağmen Galatasaray'ın hala bir 8 numaraya ihtiyacı var.

Elias Jelert ise atlet bir bek olduğunu bizlere 1-2 pozisyonda gösterdi (ki bunu önceki yazılarımda belirttim) Ancak, Jelert için bu maçın bir referans olacağını pek düşünmüyorum. Bir kuple performans bizlere sundu lakin devamını beklemek, şu anda desturlu yorum yapmak daha mantıklı olur.

Biraz saha dışı etkenlere değinmek de istiyorum aslında. Okan Buruk, yönetime toz kondurmayarak bu süreci yönetmeye çalışıyor. Elimdeki kadro yeterli diyor ama bunun böyle olmadığını cümle alem görüyor. Kemik kadroyu korumak, omurgayı bozmamak büyük bir başarı ancak takımı yukarıya çekmek şartlı refleks olmalıydı...