FUTBOL HABERLERİ: Ziraat Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Ankaragücü, Beşiktaş'ı konuk etti. Müsabaka 0-0 sona erdi. Spor yazarları, Ankaragücü-Beşiktaş maçını değerlendirdi.

 Cem Dizdar: "Kısaca sorarsam; Peki ama neden?" | Futbol oynar gibi yapan iki takım baştan beri yaptıkları gibi halen oyalanıyordu! Nedense futbola yerine anlamsız bir ‘’bilek güreşi’’ izleyip durduk adeta... Öyle bir maç ki, ‘’Hiçbir şey yapmamaya yemin etmiş iki takımın karşılaşması’’ misali... Bekledik durduk belki bir şey olur diye? Olmadı!.. Futbola benzeyen bir oyuna baka kaldık öylece. Pozisyon yok ama hepimiz yine bakıp durduk olan bitene... Kısacası pek bir şey olmadı. Peki ama neden o kadar para harcandı, neden ‘’takım çürüdü’’ , neden biz bu maçı izledik ve neden?. (FANATİK)

Fatih Doğan: "Nereye kadar?" | Oyunda gel-gitler çok. Takım öyle basit hatalar yapıyor ki güven vermiyor. Savunmada, geçişlerde ve atak sonlandırmada ciddi sorunlar var. Salt mücadele de nereye kadar taşır? Belirsiz. Serdar Topraktepe ikinci yarıya oyunu ve skoru değiştirmek adına Umut Meraş ile Rashica'nın yerine Cenk ve sakatlıktan yeni dönen Masuaku hamleleriyle başladı. Orta sahada oyun, Al-Musrati tarafında öncelikli dinamizm ve hız aradı. Demir Ege düşünülebilirdi. Serdar hoca sanırım, "Boğulacaksam Al-Musrati'de boğulayım" tercihini yaptı. Cenk forvete, Muleka sol açığa geçti. İkinci yarı Beşiktaş daha iyiydi. Siyah-beyazlı oyuncuların hem kendileri için hem de Avrupa için Türkiye Kupası'nı çıkış kapısı görüp görmeyeceklerini, İstanbul'daki rövanş performansı belirleyecek. (SABAH)

Ali Ece: "Bu kadroyla kupa zor" | Beşiktaş ikinci yarıda ilk devreye oranla daha derli toplu ve pozitif oynadı. Ancak sadece göreceli olarak böyleydi mesela üst üste şampiyon olunan sezonlarda bu ikinci yarıdaki seviye de asla kabul edilmeyecek cinsten. O dönemin sol beki Adriano, Masuaku’nun yanında yaşayan bir futbol efsanesidir ama bu sezon Beşiktaş kadrosu o kadar kötü ki Meraş yerine Masuaku girince sanki Real Madrid dönemi Roberto Carlos gibi gözüküyor. Teknik direktörün dayanmadığı bu kadro ile kupa kazanmak çok zor iş, Serdar Topraktepe hocaya sonsuz sabırlar ve iyi şanslar diliyorum. (FANATİK)

Ali Gültiken: "İkinci yarıdaki oyun beklenti yarattı" | İlk yarıda daha diri, daha çok zorlayan bir Ankaragücü performansını Beşiktaş iyi kontrol etti. İkinci yarıda hamle yaparak yarattığı oyun üstünlüğü belki Beşiktaş'ın beklediği golü getirmedi ama ikinci maç için tur beklentisi yarattı. Orta alanda Al-Musrati, Gedson ve Muçi ile dengesini bulunca siyah-beyazlılarda oyun dengeleri yerine oturdu. Takım ne yaptığının farkında, ne oynadığını bilir hale geldi. Gedson'un ve Al- Musrati'nin çok önemli katkılarını gördük. Masuaku'nun da tekrar oynayabilir hale gelmiş olması, Beşiktaş'a o kanatta önemli bir hareket getirdi. Takımın psikolojisinin yerine oturmaya başlamış olması, oyuncuları da çok rahatlattı. Performanslarını olması gerektiği gibi sahaya yansıtmaya çalışan iradeler, takım içinde artmaya başladı. Bu oyuncuların birçoğunun aslında Beşiktaş adına ciddi değerler taşıdığını önümüzdeki günlerde ve turlarda göreceğimizi düşünüyorum. (SABAH)

Worrall: Kendimi kanıtlamak için oynuyorum Worrall: Kendimi kanıtlamak için oynuyorum

Serkan Akcan: "Sol kanat sorunu" | Beşiktaş, rakip kaleye topu götürmekte çok zorlandı. Top hakimiyetini tamamen Ankaragücü’ne teslim etmek zorunda kalan Beşiktaş’ın ilk yarıyı tek bir isabetli şut atamadan tamamlamasının ana sebebi de buydu. Serdar Topraktepe; Atakan ve Flips’in sağ kenar performansına çözüm üretemeyen Rasciha ile Umut Meraş’ı soyunma odasında bırakarak Muleka ve Cenk Tosun’la maça döndü. Muleka’yı sola çekip Cenk’i santrforda konumlandıran Topraktepe bu sayede oyuna denge getirmeyi kısmen başarsa da ne Ghezzal, ne Cenk, ne Muçi ne de Muleka tek bir isabetli şut çekemeden maçı bitirdi. Beşiktaş’ta Necip diğer takım arkadaşlarından yine farklı bir motivasyonla oynadı. İki ayaklı bir eşleşme olduğundan bu skor Beşiktaş’ın işine yaradı denebilir. (FANATİK)

Murat Özbostan: "Beşiktaş Ankara'da istediğini aldı" | Dün gece Eryaman'da gol yememeyi birinci prensip edinen, tempoyu yükseltmeyen, rakibini uyutmaya çalışan bir Beşiktaş izledik. Serdar Topraktepe'ye hak verebiliriz, rövanşı düşünüyor. "İstanbul'daki maça beraberlikle gidersem, benim için iyidir" diye belli ki plan yapmış. Koca bir sezonu boşa harcayıp devamlı teknik adam değiştiren, ilk 11'i iki-üç maç üst üste aynı olmayan, hiçbir şeyinde istikrar sağlayamayan bir kulüp Beşiktaş… Kupayı kazanıp en azından bu kötü sezonu taçlandırmak istiyorlar. Ama bu oyun, buna yeter mi bilmem… Mücadelenin Beşiktaş adına en dikkat çeken oyuncusu, kaleci Mert'ti. O kurtarışlar olmasa, Beşiktaş Ankara'dan üzgün ayrılırdı. Sonuç itibarıyla iki ayaklı bir maç için Beşiktaş, avantajlı bir skor elde etti. Oyun olarak vasatı aşamadı, isabetli şut bile atamadı, hiçbir üretkenliği yok. Zaman zaman iyi mücadele ederek istediğini aldı. Ankaragücü özellikle taraftarının muhteşem desteğiyle sağlı-sollu maç boyunca rakibini yıprattı. Her şeye rağmen tura yakın takım Beşiktaş… (SABAH)

Engin Kehale: "Beşiktaş’ın alışılmış çaresizliği" | Beşiktaş, soyunma odasına giderken %36 topa sahip olup rakip kaleyi isabetli/isabetsiz sadece bir kez yoklayabilmişti. Eminim ki siyah beyazlılara gönül veren birçok taraftar, devredeki beraberliğin iyi bir sonuç olduğu hissiyatındaydı. Bu bile mevcut durumu anlatmaya yeterli. Serdar Topraktepe, ikinci yarıya doğru iki hamleyle başladı. Masuaku ve Cenk Tosun’un girişiyle topu rakip yarı sahada tutmaya başlayıp, savunmada da denge sağlanınca baskı kuramasa bile baskı yemeyen bir takım gördük. Kaleyi daha fazla deneyen, Muleka’nın sola geçmesiyle de rakibi kenarlardan tehdit etmeye başlayan siyah beyazlılar, Ankaragücü’nün hızını kesmeyi başardı. Yarı finalin ilk ayağının siyah beyazlılar için en büyük kazanımı, turu ikinci maça taşımayı başarmış olması. Emre Belözoğlu, özellikle ilk yarıdaki oyunla Ankara’dan turun bir ucundan tutamamış olarak ayrılmanın hayal kırıklığını yaşayacaktır. Bir de not: Efkan Bekiroğlu’nun yaşı belki 28 oldu ancak önümüzdeki sezon bir üst seviye yaparsa şaşırmamak lazım. (HÜRRİYET)

Editör: Arda Erden