Teşekkürler, Fenerbahçe!

İstanbul’daki beklenmedik 1-3’lük yenilginin ardından Fenerbahçe, İskoçya’da küçük bir mucizeyi kovalamak için sahaya çıktı. Ligde bay geçtiği haftanın da avantajıyla bu maça odaklanarak hazırlanan Mourinho ve öğrencileri, rövanşta bambaşka bir enerjiyle sahada olmayı hedefliyordu. Ve gerçekten de, sahaya yansıyan oyun, bu hedefin ne kadar sahiplendiğini gösterdi.

Teşekkürler, Fenerbahçe!
Abone Ol

İstanbul’daki beklenmedik 1-3’lük yenilginin ardından Fenerbahçe, İskoçya’da küçük bir mucizeyi kovalamak için sahaya çıktı. Ligde bay geçtiği haftanın da avantajıyla bu maça odaklanarak hazırlanan Mourinho ve öğrencileri, rövanşta bambaşka bir enerjiyle sahada olmayı hedefliyordu. Ve gerçekten de, sahaya yansıyan oyun, bu hedefin ne kadar sahiplendiğini gösterdi.

Maç öncesinde açıklanan ilk 11, Mourinho’nun kritik bir tercihe gittiğini işaret ediyordu. Sezon başından beri takımın saha içi liderleri olan Tadić ve Džeko, yoğun fikstür ve fiziksel yıpranmanın etkisiyle kulübeye çekildi. Onların yerine tempoyu yükseltecek, mücadele gücüyle rakibe fiziksel reaksiyon verebilecek Szymański,Amrabat sahadaydı. Bu tercih, Fenerbahçe’nin başlangıçta daha agresif ve diri olmasını sağladı. Ancak akıl ve teknik gerektiren anlarda Tadić ve Džeko’nun eksikliğinin hissedilip hissedilmeyeceğini zaman gösterecekti.

Maç istediğimiz gibi başlamadı. İlk yarım saatlik süreçte Fenerbahçe’nin sinik bir görüntü sergilemesinin temel nedeni, hakemin Glasgow’un sert oyununa fazlasıyla müsamaha göstermesiydi. Oyunun başında temkinli bir görüntü sergileyen takım, zamanla saha içi yayılımını düzelterek kontrolü ele aldı. Özellikle sol kanattan gelişen ataklar, Fenerbahçe’nin rakip yarı sahada ısrarla oynamak istediğini gösterdi.

Bu ısrar, ilk golle de meyvesini verdi. Kostić’in sol kanatta oyun içinde sürekli var olması, çizgide aldığı toplarla rakip savunmayı zorlaması ve ardından yaptığı etkili orta, bilinçli bir tekrarın ürünüydü. Sonuç ise Szymański’nin harika bir voleyle topu ağlara göndermesi oldu. Bu gol, yalnızca skoru değil, maçın psikolojisini de değiştirdi. Zira iki farklı galibiyetin gerektiği bir deplasmanda ilk golü bulmak, yalnızca skorda değil, oyun planında da dezavantajımızı dengeleme fırsatı sundu.

Karakter koyan bir ikinci yarı

Fenerbahçe, ikinci yarıya bambaşka bir karakterle çıktı. İlk yarıdaki temkinli oyunun yerini, olağanüstü bir mücadele ve pozitif futbol aldı. Rakibi kendi sahasına hapsetti, tempo yükseldi, pozisyonlar peş peşe geldi. Ancak sayısız fırsata rağmen sadece bir gol çıkartılabildi ve maç uzatmalara taşındı.

Bu noktada gecenin kahramanlarından biri şüphesiz Sebastian Szymański’ydi. Maça 10 numara pozisyonunda başlamıştı, ancak takımın ihtiyacına göre adeta saha içinde evrim geçirdi. Orta sahada oyun kurdu, hücum hattında gol aradı, yetmedi, sağ kanat bek rolüne geçerek savunmaya da destek verdi. Böylesine değişken bir rol üstlenmesine rağmen skora da damga vurdu—iki kritik gol atarak Fenerbahçe’yi uzatmalara taşıyan isim oldu.

Fenerbahçe, uzatmalar dahil tam 120 dakika boyunca harika bir futbol oynadı. Oyunu rakip sahaya yıktı, sayısız gol fırsatı yakaladı ama bir türlü skoru istediği noktaya taşıyamadı. Maç penaltılara gitti ve ne yazık ki geçen sezondan beri süregelen kötü penaltı istatistiğimiz bir kez daha kendini gösterdi. Böylesine büyük bir özveriyle hak edilmiş bir turun, penaltılarda kaybedilmesi elbette üzücüydü.

Bir Avrupa takımı olmanın gerekliliği

Ancak bu takım, sahada sadece bir maçı değil, sezon boyunca inşa edilen Avrupa ruhunu temsil etti. Bu sezon Mourinho’nun dokunuşuyla büyük maçları kaldırabilecek bir karakter inşa edildi. Fenerbahçe’nin artık Avrupa’da sadece var olan değil, orada iz bırakmak isteyen bir takım haline geldiğini hissettik.

Sonuç ne olursa olsun, bu harika Avrupa serüveni için Fenerbahçe’ye, bu takımı yeniden bir Avrupa takımı kimliğine büründüren Mourinho’ya teşekkür etmek gerek. Yol burada bitmedi, sadece başka bir yolculuğun başlangıcına dönüştü. Ve Fenerbahçe taraftarı olarak, hayallerimiz hiçbir zaman sadece bugüne sıkışıp kalmaz.

Teşekkürler, Fenerbahçe.

“Yol burada bitmedi, sadece başka bir yolculuğun başlangıcına dönüştü.”