Derbide Galatasaray’ın kalecisi Muslera’yı göstermeyen bir Fenerbahçe ile acı bir sezon finali oldu. Aslına baktığımızda Fenerbahçe birçok acı sezon finali fragmanlarını sezon içerisinde yaşatmıştı. Beşiktaş’ın Galatasaray’ı yendiği hafta, fırsat ayağına geldi kullanılamadı. İstanbulspor-Giresunspor puan kayıpları; say say bitmiyor..
Ali Koç, başkanlığı boyunca tüm tuşlara bastı. Bu tüm tuşlara basmanın altında yatan duygular "Epeydir şampiyon olamayan bir takımı, şampiyon yapmak istemek, başarısızlık Fenerbahçe ve Ali Koç’a yakışmıyor duyguları..." Hepsinin altında “Korku ve panik var”. Korku ve Paniğin olduğu yerde stres yönetimini yapamazsın ve sürekli yanlış kararlar verirsin. Ali Koç’un Fenerbahçe ilişkisi de şimdiye kadar bu doğrultuda ilerledi. Bir kararının arkasında, sonuç gelmese bile hiç duramadı. Başarılı olma ihtimali olan yerli teknik direktör denendi, yüksek kalibre denilen teknik direktör denendi, yarım kalan hikayeler denendi ve daha önce denenmiş yerli teknik direktörler denendi.
Fenerbahçe’nin kadro yapısında hep 10 üzerinden 6-7’lik oyuncular var. Kaleci, stoper, orta saha ve hücum bölgeleri futbolun ana bölgeleridir. Bu bölgelere 10’luk oyuncular alıp 6-7’liklerle karıştırsan onlarında verimi daha fazla artacak. Büyük maç kazanamama veya üç puan alıp rakibinle farkı kapatacağın her maç bu 10’luk oyuncu eksiği veya teknik direktör hatalarından kaybettin. Rakibin bunu yaptı ve kazandı. Genel kurulda Ali Koç’un karşısına bir aday çıkar mı bilmem. Ancak tüm tuşlara basmak demek başarısızlık demek. Akıl ve istikrar koymadığın hiç bir şeyde kazanamazsın. Bunu normalde en iyi bilen figürlerden biri olarak Ali Koç’u bilirdim normal dünyada... Fenerbahçe’nin sürekli kaybettiği bu simülasyonda bilinen ama uygulanmayan çok şey gördüm. Fenerbahçe taraftarı kadar her şeyi yapan ama bir sonuç alamayan bir taraftar grubu yoktur. İç acıyor, yürek burkuluyor. Fenerbahçe’nin büyüklüğü cümlesini tekrar yaşamak istiyor insan. Yazık..