Derler ki bir takımın gol yemeye en müsait olduğu zaman dilimi gol attıktan sonra geçen ilk beş dakika. Bilimsel bir veri olarak bunu okuduğumda nedenleri hakkında düşündüm. En büyük sebebi mutluluk hormonundan kaynaklı konsantrasyon eksikliği yaşanılması diyebilirim.

Gol atmış olmanın verdiği keyfin eksilttiği direnç ya da sebeb olduğu konsantre kaybı. Anadolu takımlarının ve elbette teknik direktörlerinin kendilerini tüm Türkiye'ye ispatladıklarını düşündükleri bir büyük takım galibiyeti sonrası haftalarca maç kazanılmaması da benzer kategoride ele alınabilir. Derbi galibiyeti  sonrası kritik maça çıkmak da gol attıktan sonraki süreçte yapılan savunmaya benziyor. Kolay değildi, rakip tehlikeliydi ve fakat ligde 6'da 6 yapan Okan Buruk Avrupa Ligi'ne de 3 puanla başlamayı başardı. Üstelik pek çok takımın sıralamada aynı puana sahip olarak maçlarını tamamlama ihtimalinin bir hayli yüksek olduğu yerde Icardi'nin golü de kritik öneme sahip olacaktır sene sonunda.

GABRİEL SARA VE HÜCUM

Derbide oynadığı futbol ve attığı gol ile taraftarlara kendisini kabul ettirme yönünde büyük bir adım atan Gabriel Sara PAOK karşısında yıldızlaştı. Merkezde topu saklama/kayebtmeme becerisi bir yana hücuma verdiği destek, zor açılardan geri dönmek yerine takım arkadaşına koşu attıracak ölçüde paslar atmak ve en nihayetinde ikinci golde içeri girerek iki kişiyi kendisine bağlayıp asisti yapan Osimhen ve golü atan Yunus Akgün'ün demarke vaziyette kalmasına neden olacak akıllı içeri koşuları.  Tüm bunları yaparken aslında tebriği "Sara Tercihi" nedeniyle Okan Buruk'a da iletmeliyiz zira Sara tam anlamıyla bir tercih. Sürekli rakibe basan, koşu mesafesi ve top kapma hünerisiyle göz doldurup topla yapabildiklerinde eksik kalan bir "sekiz" yerine tam anlamıyla hücum özellikleri nedeniyle öne çıkan on numara orijinine sahip bir futbolcu tercih etti başarılı teknik adam. Geçen iki maçta gol atan ve PAOK karşısında etkili şutlar çıkarıp golü getiren ceza sahası koşusuyla daha şimdiden geçen sene orta sahaların verdiği sezonluk skor katkının büyük bir kısmını vermiş oldu.  

DAVİNSON SANCHEZ ÖZGÜVENİ

Davinson Sanchez atletik özellikleri ve top tekniği açısından bakıldığında ülkenin belki de en iyi stoperi. Tam da bu nedenlerden dolayı da fazlasıyla özgüvenli. Yapabildiklerinin ona aşıladığı özgüven bazen gereğinden fazla risk alan yapıya dönüştüğünde sıkıntı yaratabiliyor. Tottenhamlıların başını birden fazla kez sakarlıklarıyla ağrıtıp pek çok gole neden olması onu Türkiye'ye getiren süreci de başlatmış oldu. Başka açıdan Ajax ile başardıkları da ortada. PAOK maçında rakibi kaleci ile karşı karşıya bırakan "ondan önce topu alırım" yaklaşımı çok daha pahalıya mal olabilirdi. Kararında bir özgüven ne kadar iyiyse fazlası da o kadar baş ağırıtıcı olabiliyor. Savunma en nihayetinde bir disiplin işidir. Başka açıdan iki net hata yapmış olmasına rağmen Sanchez'in kalan eylemleri takımın önde basmasına, yeniden top kazanıp atak yapmasına ve geride hızıyla atakları süpürmesine kadar öyle etkili oldu ki Galatasaray o olduğunda başka bir oyuna geçiyor dedirtecek kadar da fark yaratıyor. 

ICARDI VE OSİMHEN İKİLİSİ

Osimhen asistleri ve kendisine yazılmasa da golleriyle takıma hızlı bir şekilde alıştı. Sırtı dönük oyun ve sıçrama yeteneğiyle fark yaratırken yakın zamanda ismine yazılan golleriyle de kendisinden bahsettirecek. Diğer tarafta takımın değil sadece ülkenin de yıldız ismi olarak Mauro Icardi geri dönüşünü net bir tek vuruşla müjdeledi. Artık ikisinden birisini yedek bırakmak zor ve Okan Buruk'un önünde en az Osimhen ve Icardi'den birisini seçmek kadar zor bir tercih var: 4-4-2 mi 3-5-2 mi? Orta sahaların sayısını düşürerek kontraları arttırmak, oyunun kontrolünü ele alamamak ve hatta topu yeniden kazanım konusunda sıkıntı yaşamak gibi sorunlar varken üçlü savunmaya geçildiği takdirde iki yıldır ezberletilmiş baskı düzeninden oyun stratejisine kadar her şeyi yeni baştan planlamak çok da kolay değil. Olumlu açıdan bakarsak bir kenar ortasında rakip dörtlü savunma Osimhen ve Icardi'yi nasıl ve ne şekilde tutabilir, bunlar da merak edilmiyor değil.