Geçen hafta sportif direktörü gitmiş.
Aynı anda takımdan sorumlu danışman gitmiş.
Ertesi sabah iletişim direktörü gitmiş.
Peşine yöneticiler istifa etmiş.
Sonra istifalar geri çekilmiş, başkan Futbol A.Ş'ye veda etmiş.
Yetmemiş 2 gün sonra başkan, 1 gün sonra hocası gitmiş.
Kulübün gündemi sahte imza, komisyon, onay verilmeyen transferler olmuş.
Maaşlar 2 aydır ödenmemiş.
Böyle bir ortamda futbol oynamak da, futbol konuşmak da mümkün değil.
En çok merak ettiğim konu, ilk 11'in yüzde 85'ini oluşturan yabancı oyuncular bu haberleri takip edip, neler düşünüyordur? 

BEŞİKTAŞ'I YÖNETMEYE TALİP OLMAK !

Algı için sıkı bir sosyal medya organizasyonu. 
Coşku için 3 tane tanınan futbol adamıyla fotoğraf.
Taraftar için ucundan da olsa Talisca sözü.
Vizyon sahibi gözükmek için basketbol ve tüm amatör branşlarda atılım vaatleri.
Kongreyi etkilemek için çok havalı bir lansman.
Scout tayfayı etkilemek için sistem, plan, program sözleri.
Eski kurtları etkilemek için tesis, tapu vaatleri.
Camiayı etkilemek için Süleyman Seba sözleri.
Ödemeler için zengin tek bir yönetici.
Bolca konuşma, güzel, süslü sözler.
İyi bir hitabet yeteneği.
Hadi hayırlı olsun.


ELEŞTİRİLER SERT Mİ?

Beşiktaş'ı Beşiktaşlılar yönetecek dendi. Amerikalılar yönetti.
Futbolu futbolun içinden gelenler yönetecek dendi. Bankacılar yönetti.
Transfere 1 yılda 60 milyon euro'dan fazla para harcadı.
Aralık ayı itibariyle hoca gönderildi.
Galatasaray'la 13, Fenerbahçe'yle 10 puan fark oldu.
Maaşlar ödenemez hale geldi.
Seçim yapılamaz hale geldi.
Kulüp tarihinin en kaotik dönemlerinden biri yaşanır hale geldi.
Üstelik seçim vaatlerinin yüzde 90'ının gerçekleşmemesini saymıyorum bile.
Sizce eleştiriler sert mi?