Aynı anda çalışan 2 farklı futbol direktörü 2'ye bölünmüş bir yönetim. Önce futbol aş'yi sonra kulübü bırakan bir başkan Takımla ilişkisini kesmiş bir hoca. Yatmayan maaşlar. ve bunların neticesinde motivasyonu düşmüş bir takım.


ÖNCE SAHA DIŞI HALLOLDU !

Bir kulübün 10 yılda yaşayacağı şeyi Beşiktaş 1 haftada yaşadı.
Buna rağmen ayağa kalkabilmek, büyük takım işiydi.
Tüm bu problemleri 1 haftada halletti Beşiktaş.
Yeni başkan ''ben buradayım'' dedi.
4 ayrı kişiye emanet edilmiş futbol takımı Serdar Topraktepe'ye verildi.
Maaşlar ödendi.Primler vaat edildi. Ve Beşiktaş derbiye normal bir kulüp gibi çıkmayı başardı.

SONRA SAHA İÇİ !

Kötü bir kamp geçiren, kadro mühendisliğinde problemleri olan, yedek kulübesi pek de güçlü olmayan bir takım Beşiktaş. O yüzden bir anda uçup kaçması mümkün değil.
Serdar Topraktepe maç maç plan yapmaya çalışacaktır.
Fenerbahçe maçı planı tuttu.
Geriden oyun kurmak yerine, uzun toplarla rakip sahaya gidip, dönen topların peşine, kalabalık şekilde koştu Beşiktaş.
Böylece hem Fenerbahçe'nin baskı kurmasını engelledi, hem de kendine pozisyonlar üretti.
Elbette bu planın işlemesinde, Swennson ve Masuaku'nun rakiplerine üstünlük kurmasının da önemi vardı çünkü Mourinho'nun gözüne kestirdiği zaaf buralardı.

Topraktepe'nin bu planı temponun yüksek olmamasını sağladı. Mourinho da bu plana karşılık veremeyince 65' e kadar sakin bir maç izledik.

Mourinho'nun Szymanski - En Nesyri hamlesine, Topraktepe nin Salih - Oxlade karşılığını vermesi, maçın kırılma anı oldu. O dakikaya kadar dönen topla hücum etmeye çalışan Beşiktaş, Oxlade'in oyuna girmesiyle daha organize şekilde rakip kaleye gitmeye başladı.

Bu sezon bir türlü şans bulamayan İngiliz yıldızın golü, Beşiktaş adına kara bulutların dağılma habercisi gibiydi.