Değerli okurlar, ülkemizin futbol ikliminde artık kime ve neye inanacağını şaşırıyor insanoğlu. Çok değil daha 2-3 ay önce transferleri ve yönetimi öven bir spor muhabiri/yorumcusu aynı yönetim seçime gittiğinde veya teknik direktör istifa ettiğinde direkt taraftarın yanında yer almaya çalışıyor.
Sosyal medya olmasa belki de kimsenin haberinin olmayacağı onlarca tezatlıkla karşılaşır hale geldik. Taraftarın sözünün üzerine söylenecek bir söz var mı? İşçi bir ailenin çocuğu olarak her yazımda özellikle belirtirim, taraftar forma alıyorsa, bilet alıyorsa, saçma sapan takım coin’lerini alıp kazıklanıyorsa kusura bakmayın ama patron taraftardır. Özellikle de bir kurumun maaş bordrosunun arkasına sığınarak alınan tesis giriş avantajının bu denli kullanıldığını bu kısa ve ahir ömrümde hiç görmemiştim. Keza taraftar genelde haklı çıkar ve sonunda kişi muhasebe yapmaya başlar. Netice olarak bilinmesi gereken tek bir şey var ‘’Filler tepişir, çimenler ezilir’’.
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA ŞAMPİYONLUK DAHA ANLAM KAZANDI!
Şanlı Cumhuriyetimizin 100. Yılı çok görkemli kutlandı ve bu ülkenin bir vatandaşı olarak başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bir taş üzerine taş koymuş kim var ise Allah onlardan razı olsun. Ölene kadar hepsine minnettar kalacağım. Böyle coşkulu geçmesini istediğimiz bir dönemin sezonuna da çok görkemli maçlar yakışır. Hem Galatasaray hem Fenerbahçe bu seneye özel acayip bir performans sergiliyorlar. Kaos ortamından uzak ve sadece futbolun konuşulduğu bir yıl olacak gibi görünüyor. Umalım da futbolun önüne başka hiçbir şey geçmesin.
DOZER GİBİ TAKIMLAR!
Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarını izlerken rakip takım taraftarları ile empati kuruyor musunuz bilmiyorum ama insan korkuyor. Özellikle Fenerbahçe rakibi kim olursa olsun bunaltıcı bir baskı oluşturmadan maçı kazanmış gibi hissettirmiyor. Çıta öyle bir yere geldi ki 1-0 veya 2-0 gibi galibiyetler ileride taraftarı memnun etmeyebilir. Ara transfer sezonunda takıma yapılacak takviyeler düşünüldüğünde tamamen Şampiyonlar Ligi seviyesinde bir takım görünümü kazanacak gibi. Galatasaray ise her ne kadar maçlarını kazanmayı bilse de sanki takım oyunundan çok bireysel yeteneklerin saha içi aktiviteleri ile maç kazanıyor gibi duruyor. İstatistiklere baktığınızda durum farklı, izledikleriniz de sizi aldatmasın. Boş koşular, adam eksiltme ve 3. bölgede oynanan dikine futbol rakipleri ciddi anlamda yıldırıyor. İzleyici olarak takip etmesi çok zevkli olabilir ancak rakip takım stoperlerinin yerinde olmak hiç istemem.
SÜPER DERBİ BİZLERİ BEKLİYOR!
Uzun zaman sonra ilk defa hem milli maçlar hem süper derbi için aşırı heyecanlıyım. Futbol adına ödediğimiz paralar, yani yayıncı kuruluş, forma, bilet gibi masrafların karşılığında yaşayacağımız heyecanı ilk defa bu sene yaşayacak gibi duruyoruz. Futbolun önüne geçmeyecek bir hakem performansı olursa ve maç sonu birbirlerini tebrik eden yöneticiler görürsek o zaman artık ülke futbolu için umutlanmaya başlayabiliriz. Umudumuzu kıran şeyleri de 2024 senesi içerisinde hep birlikte temizleyelim. Nasıl mı? İşte cevabı ;
· Yandaş, yalaka spor yorumcularını takip etmeyerek,
· Her şeyden analiz çıkarmaya çalışan, bu işi sadece matematik zanneden kişilere prim vermeyerek,
· Taraf tutan ancak tutmuyormuş gibi görünen futbol adamlarını dikkate almayarak,
· Spor yorumcusu gibi görünen gizli tüccarları zengin etmeyerek,
· Yöneticilik koltuğuna liyakatsiz oturmuş birileri var ise o takımın ekonomisine katkı sunmayarak.
Aslında gördüğünüz gibi çok basit, her şey sizin elinizde…