Fenerbahçe, Trendyol Süper Lig’in 11. haftasında, ligde yeniden rüzgarı arkasına alma umuduyla Trabzonspor deplasmanına çıktı.
Maçtan önce 20 puanla üçüncü sırada bulunan bu takım, Galatasaray’ın bay geçtiği bu kritik haftada, eline geçen fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olduğunu bilerek bir hafta geçirdi. Çünkü artık sıradan bir üç puandan fazlasını ifade eden bu maç, Fenerbahçe’nin ruhunda yıllardır biriken kırgınlıkların, haksızlıkların, derinlerde biriken tüm öfkenin sahaya yansıyacağı bir sınav niteliğinde. Geçen sene Trabzonspor’da yaşanan çirkin saldırının ardından, bu yıl yine bu maçı seyirciyle oynamak zorunda kalmak, adaletin nasıl sağlandığı konusunda derin sorular doğuruyor. Bu şartlarda, Fenerbahçe her yıl olduğu gibi yine kaosa ve tahrike itilen bir ortamda, rakiplerinden farklı bir ligde mücadele ediyor.
Bugün sahada galibiyet almak için iyi bir futbol yetmeyebilir. Fenerbahçe, karşısına her koşulda ve her cephede direnç gösteren bu atmosferde, içindeki tüm enerjiyi, cesareti ve inancı sahaya koyarak kazanmaya mecbur. Kadıköy’den binlerce kilometre uzakta bile olsa bu takımın sırtında taraftarının yüklediği umutlar, beklentiler var. Burası, başı dik çıkacağımız ve rakiplerimize gereken cevabı vereceğimiz bir gün olacak.Geçen sene bu tarz durumlardan başı dik ayrılan takımın kaybolan icmesini geri yakaladığı maç olması gerekiyor.
Trabzonspor, Fenerbahçe’ye özel uyguladığı yoğun iç saha baskısı ve güçlü tribün desteğiyle maça rakibine nefes aldırmadan başladı. Nitekim net pozisyonlar bulmasına rağmen öne geçmeyi başaramadı. Maçın dengelenmesi ise 15. dakikayı buldu. Trabzonspor’un bu coşkulu başlangıcı, savunmada büyük boşluklar bırakırken Fenerbahçe de bu boşluklardan yararlanarak geçiş hücumlarında etkili anlar yakaladı.Maçın başlangıcındaki durum tam tersi 15-30 dakika arası sekanslar başladı.Bu seferde net fırsatları Fenerbahçe harcadı.Maçın izlenmesi keyifli bir hal aldığını söyleyebiliriz
Nitekim, Mertin neden sahada olduğunu kanıtlayan bir top kazanımı sonrası, El Nesyri’nin harika asistiyle Fred, Fenerbahçe’nin bu zorlu atmosferde öne geçmesini sağlayan golü kaydetti.
Son iki Trabzonspor deplasmanında attığı gollerle ön plana çıkan Fred, adeta Fenerbahçe’nin eski Brezilyalı orta saha oyuncusu Cristian Baroni’ye bir selam çaktı. Baroni de Trabzonspor maçlarındaki kritik golleri ve başarılı performansıyla hafızalarda yer edinmiş bir isimdi.
Fenerbahçe ikinci yarıda geride bıraktığı boşlukları bulup bu ataklardan gol çıkaramayınca, ceza sahasında oluşan karambolde “gri” bir penaltı kararıyla karşı karşıya kaldı. Daha önce de “gri” bir kırmızı kart pozisyonu Fenerbahçe aleyhine değerlendirilmişti. Böylesine zorlayıcı şartlar altında galibiyet zorunluluğu, Fenerbahçe’nin gerçek savaşması gereken durum olduğunu söyleyebiliriz.
1-1 lik beraberliğin hemen ardından bir penaltı kararı daha geldi ve Trabzonspor 2-1’lik üstünlüğü ele geçirdi. İkinci yarıda giderek kaotik bir hal alan bu atmosferde, dakikalarca oyun oynanmadı. Fenerbahçe, her sezon bu kritik maçlarda ülke sporunda kolayca gözden çıkarılan, haksızlığa uğrayan bir kulüp haline geldi. Hakemler ve spor yöneticileri için caydırıcılık kalmadı.
Tüm haksızlıklara, verilmeyen penaltıya,kırmızı karta onca adaletsizliğe rağmen Fenerbahçe, 112. dakikada sahada kendi adaletini sağladı ve 3-2 öne geçti. Sahi, her yıl kurban mı edilmek zorunda bu takım? Rakipler sadece futbol oynamak için hatta tatil için gelirken Trabzon’a , Fenerbahçe neden her sezon bu adaletsizliğe karşı mücadele etmek zorunda kalıyor? Her sene aynı senaryo, aynı haksızlıklar… Yine de vazgeçmeyen, dimdik ayakta duran bir Fenerbahçe var sahada. Bu mücadele, Fenerbahçe’nin hak ettiği gerçek büyüklüğün bir yansıması.
Fenerbahçe öyle bir zafer kazandı ki, sahada sadece bir maç değil, bir direniş destanı yazıldı. Takımın ruhu, azmi ve haksızlıklara karşı duyduğu öfke, tek bir amaca dönüştü: Adalet. Bu zafer, Fenerbahçe’nin sahada sadece rakiplerle değil, yıllardır süregelen adaletsizliklerle de savaşma gücünü gösterdi. Sahaya yansıyan bu öfke, aynı zamanda kenetlenmiş bir camianın sesi oldu; Fenerbahçe’nin her türlü zorlukta ayakta kalacağını, her adaletsizliği aşacak güce sahip olduğunu bir kez daha kanıtladı.