Sihirbaz oyuncuları, renklerine tutkuyla bağlı olan her taraftar takımında görmeyi arzular; ama teknik ekip ve yöneticiler, bazı parametrelerle yüzleşmek ve daha emin adımlar atmak zorundadır.
Avrupa futbolunda artık atletizm ve fizik gücü esastır. Galatasaray ve Malmö arasında geçen mücadele referans verilecek tek maç değil. Okan Buruk'un ve Galatasaray'ın Avrupa arenalarında atletizm olarak rakiplerinin gerisinde kaldığı ya da bir noktada yetemediği maçlar var.
...
Bayern Münih, Manchester United ve bu sezon oynanan Tottenham maçlarındaki 70. dakikadan sonraki düşüşleri eleştirenlere hiç katılmıyorum çünkü öylesine bir eforu 90 dakikaya hiçbir takım taşıyamaz. Lakin Malmö, Sparta Prag, Az Alkmaar, Kopenhag ve hatta play-off'da zar zor saf dışına ittiğin Molde'ye dahi fiziki üstünlüğü vermek saha içindeki değişikliklerden ziyade bir kadro mühendisliği hatasıdır.
Taraftarın gözüne girme dürtüsü veya anlık tutkuyla atılan yanlış adımların sirayetidir bu maçlar.
Malmö'de oyuna giren Taha Ali'nin eşleştiği oyuncu Jelert'i oyundan alıp karşısına 'sihirbaz, teknik' oyuncu Ziyech'i sokmak oyun dinamiklerine aykırı bir hamledir. Maç yazısını bu kez biraz beklettim çünkü bu tür maçlardan hemen sonra sağlıklı düşünmek zor oluyor. Okan Buruk'un açıklamalarını dinledim ve Jelert'in ayağında ağrı olduğunu ve bu yüzden çıkarttığını söyledi. Fakat Jelert'in olmadığı denklemde o bölgenin anti-tezi her şeye rağmen Ziyech miydi? Kadroda büyük eksiklik var, bu kabul. Ancak başka bir kılıf uydurulabilirdi maç esnasında diye düşünüyorum. Aksi bir senaryoda 'neden oyuna Ziyech girmedi' sesleri de yükselecekti. Bu da ayrı düzlemde irdelenmesi gerekilen bir konu. Her şeye rağmen oyuna dahil olan Ziyech'in tavrı, Okan hocayı tamamen bağlamaz diye de eklemek istiyorum. 8-10 dakika sahada kalan bir oyuncu sahada hiçbir reaksiyon almak istemiyorsa, ayağına 10 dakikalık dilimde sadece 1 defa top temas ediyorsa faturayı teknik ekip kesmelidir...
...
2 forvetin olmasına rağmen neden 1 tane daha iyi olması gerektiğini gösteren tablo bizi karşıladı. Icardı ve Osimhen yok. Kağıt üstünde üçüncü forvetim Batshuayi de oldukça iyi ama sahaya tezahürü görülmedi. İleride hücum aksiyonlarına katılmakta zorluk çeken bir Batshuayi izledik. Motivasyon olarak oldukça düşük gözüktü. Icardi ve Osimhen'in aynı anda olmadığı periyotu elinin tersiyle itti.
...
Nelsson krizinin ilkini hatırlarsanız. Bu süreç tereyağından kıl çekilir gibi tamamlanmış ve oyuncu geri kazanılmıştı. İkinci krizin iyi yönetilemediği çok açık. Okan Buruk 'kişisel bir problemim yok, oyun anlayışımız gereği oynatmıyorum' şeklinde konuştu. Topu ayağından geç çıkarttığını, oyun ritmini sekteye uğrattığını düşünüyor. Yerine Metehan Baltacı'ya süre veriyor ki Okan Buruk'u bu cesur tercihinden dolayı tebrik ediyorum. Fakat son maçlarda Metehan'ın eşleşmelerinden kaynaklı yenilen goller eleştiri oklarını hocaya ve Metehan'a yöneltmeye başladı. Nelsson artık kaybedildi, geri dönüş çok zor. Metehan'ın da gelişimini devam ettirmesini ummaktan başka çare yok. Zaman, ilaçtır diyerek bekleyeceğiz...
...
Okan Buruk özelindeki eleştirilerin dozu olmalı, takım hala namağlup ve büyük eksiklerle yoluna devam ediyor. Malmö maçında da son 15 dakikalık periyot dışında takım üretken olmak için sahaya bir efor koydu. Davinson sakatlığı sonrasındaki Kerem Demirbay hamlesi de oldukça cesur bir hamleydi. İlk gol de bu hamlesinin altının boş olmadığını göstermiş oldu.