Maça, Kasımpaşa Fenerbahçe'yi karşılayarken stoperlerine baskı yaparak başladı. Amaçları, Fenerbahçe'yi pas oyunundan uzaklaştırıp, uzun toplarla direkt oyuna zorlamaktı.

Açıkçası, maçın ilk 20 dakikasında bu planın işe yaradığını söyleyebilirim. Fenerbahçe, özellikle orta sahada ön alanla bağlantı kurmakta zorlandı ve pas oyununu oturtmakta sıkıntılar yaşadı. Ancak Fenerbahçe, kalite olarak rakibinden o kadar üstündü ki 21. dakikada Maximin'in ayak içiyle attığı gol, yalnızca 2 dakika önce orta sahada pas ritmini artırmasıyla geldi. Ufak bir pas oyununun bile ödülünü anında alması, kalitenin ne kadar belirleyici olduğunu gösterdi.

Golü bulmasına rağmen Kasımpaşa’nın baskı planının doğru ve yerinde olduğunu söylemeliyim. Fakat Fenerbahçe savunması, çıkışlardaki doğru tercihlerle bu baskıya güzel bir yanıt verdi. Özellikle Çağlar Söyüncü’nün savunmada liderliği sahiplenmesiyle özgüveni arttı ve form durumu hızla yükseldi. Sezon başında Djiku ve Becao tandemi yerine Çağlar'ı ana rol yapmanın riskli ve yanlış bir hamle olduğunu düşünüyordum. Ancak Çağlar’ın performansı kısa sürede fikrimi değiştirdi.


Fenerbahçe öne geçtikten sonra Kasımpaşa ile rolleri değiştirdi.Deplasmanda öne geçtikten sonra skoru arttırmak için direk oyun daha iyi bir tercih olabiliyor.Bunu da sahada yetenekli oyuncularınızı rakip savunma ile birebir bırakarak sağlayabilince verimli oluyorsunuz.Maximin attığı golden sadece 15 dakika sonra rakibini eksiltip çok net bir penaltı kazandırdı ve maçı Fenerbahçe için çok kolay hale getirdi.Fransız oyuncunun tek başına 3 puan kazandırdığı bir maç oldu dersek yalan olmaz.Çünkü skor dışında oyunun özellikle 0-2 de sonra yeterli olduğunu söylemek çok zor.Skoru bulduktan sonra akılların derbiye kaydığını, konsantrasyonun bir miktar düştüğünü söylemek gerekiyor.

İkinci yarı Dzeko ve İrfan oyuna girene kadar Kasımpaşa 0-2 den sonra başlayan iyi oyununa devam etti.Ancak sahada geçen sezondan kalma ezberler yerleşince Fenerbahçe oyunu verdiği maçta güçlü şekilde geri aldı.İrfan,Tadic,Syzmasnki,Fred ve İsmail ile 5 li bir orta saha oluştu.Pas kalitesi bir hayli arttı.Derbiye de geçen sezon ki düzen ile başlamak hiç de mantıksız olmaz.

El Nesry Göztepe maçında fizik olarak hazır görünmüştü.Hatta kamuoyunda neden ilk 11 başlamıyor diye eleştiriler oluşmuştu.Ancak bu maça başlamasına rağmen fizik olarak hala yolu olduğunu görmüş olduk.Onu değerlendirmek için biraz  daha beklememiz gerekiyor.Şimdiye kadar hazır olmasını ve vites arttırmasını beklerdim.

Sezona giriş yapıldığından beri işaret ettiğimiz kritik döneme nihayet geldik. Fenerbahçe, ritmini bulmak ve karakterli bir oyun kimliği oluşturmak adına neredeyse her adımı doğru attı. Kadro mühendisliğinden transferlere, teknik direktörün taktiksel hamlelerinden oyuncuların sahadaki mücadele gücüne kadar, takım her anlamda doğru bir rota izledi. Normal şartlarda, futbol dünyasında yapılan bu doğruların sahaya yansıması ve rakiplerin hatalarıyla birlikte Fenerbahçe'nin doğal olarak öne çıkması beklenirdi.

Ancak bizim ligimizde işler ne yazık ki böyle işlemiyor. Öyle bir standart ve rekabet kültüründen yoksunuz ki, sahada alın teriyle kazanılan başarıların sonuca adaletli bir şekilde yansıması mümkün olmuyor. Hatalar, hakem kararları ve kulislerde dönen oyunlar, futbolda doğruları yapanın hak ettiği yere gelmesini engelliyor. Bu ülkede futbol, sadece saha içinde oynanan bir oyun olmaktan çıktı ve saha dışındaki faktörlerin ne denli belirleyici olduğunu üzülerek görüyoruz.

Bu gerçek, her maç sonrasında bir hayal kırıklığı daha yaşamamıza sebep oluyor. Takım ne kadar iyi oynarsa oynasın, ne kadar çok çalışırsa çalışsın, sonuca etki eden dış faktörler hep bir adım önde. Fenerbahçe gibi büyük bir camianın, bu adaletsizlikle baş etmesi ise her geçen gün daha da zorlaşıyor. Büyük bir hayal kırıklığı ile söylüyorum; futbol burada sahada kazanılmıyor, kazanılmasına da izin verilmiyor.

Tarihin en iyi antrenörlerinden  Jose Mourinho maçtan önce bu ligin standanasızlığına vurgu yapıyor; "Maçı kartsız bitireceğimizi düşünüyoruz. Rakibimizin maçları bu şekilde sona eriyor çünkü. Her şey eşit olmalı."