Yenildin, turu da kaybettin ama kendi seyircin önünde kazanmak zorunda olduğun bir maçta meşin yuvarlığı bir kez dahi kaleye yollayamamak maçtan önce tahayyül ettiğim bir senaryo değildi.
Bu maçın uzantısı İsviçre'de oynanan maçtı. 'Kötü gün' şeklinde o geceyi tanımladın diyelim lakin orada oynanan maçtan hiçbir çıkarım yapılmamış oluşunun yansımaları bu maçta tezahür etti, faturası acı şekilde fakslandı... Zira ders çıkarılmış olsa, bugün bu çaresiz takım görüntüsünü izlemek zorunda kalmazdık.
Sanki 2 farkla mağlup olmuş biçimde İstanbul'da maça çıkacak bir ilk 11 gördüm. Sosyal medyada gözlemlediğim kadarıyla; herkes bu kadronun doğru, risk alınmasının ise tutarlı bir karar olduğunu düşünüyordu. Ben ise bu kadroya ilk bakışta anlam veremedim. Hatta yorumları, görüşleri okuduğumda ise bende bir problem olduğunu düşündüm. İşin taktiksel boyutuna girersen Batshuayi ve Icardi denklemi Galatasaray'ın oyununa ket vurdu diyebilir ve bunu detaylandırabilirim. Hatta maçın seyrini sonradan girerek değiştirebilecek, tabelaya etki edebilecek hamle oyuncularını (Batshuayi, Ziyech) A planda kullanarak hata yaptın diyebilirim. Özetle: Galatasaray, oturmuş düzeni ile sahaya çıktığı denklemde bu turu rahat geçebilirdi. Panik ilk 11'ini görmek beni üzdü. Sen buraya 2-3 farkla geride sahaya çıkmıyorsun, sadece 1 farkla mağlup olarak maça çıkacaksın. Üstelik rakibinden 1-2 gömlek daha üstün takımsın, kozlar senin elinde. Galatasaray'ın doğru senaryoda bu turu kaybetmesi olağanüstü bir durumda anca gerçekleşebilirdi diye düşünüyorum.
İlk 45 dakika tamamen boşa oynanmış bir periyot. Hani risk aldın ya... Üretim yok. O işe ne demeli? 2 sezondur -şampiyonluklar yaşanmasına rağmen- set oyunu diye haykırışlarda bulunuyorum, bulunuyor insanlar ama nafile...
Kendi evinde kazanmak için sahaya çıkan takımın silik performansını açıklayacak, bir kılıfa uyduracak ve sizlere servis edebilecek 'bahane' bulamıyorum.
İkinci yarıda yapılan hamleler daha tutarlı ve maça ciddi anlamda bizi ortak edebilecek hamlelerdi. Üçüncü bölgedeki etkinliğimiz artmaya başlamışken, ayaklar yere daha sağlam basıyorken rakibin ekmeğine adeta yağ sürdük. Kışkırtmalara konfor alanı açtık, oyunumuza ket vurduk. Son periyota artık girmiştik, daha doğru oynamamız elzemdi. Fakat panik havası takıma tekrar sirayet etti ve topu ağlarımızda gördük. Devamında Muslera da kırmızı kart gördü.
'Panik havasını sükunet, panik 11'inin yerini ise oturmuş kurgu alsa' demeden edemiyor insan.
Bakın oyuncu özelinde eleştiriye girmiyorum bile. Daha kapsayıcı konuşuyorum. Bu bir takım oyunu ve Okan Buruk'un Galatasaray'ı bu tura yetemedi maalesef.
Kötü oyuna sabır, rehavetle beraber gelen anlamsız panik ve kaos ortamının doğru zeminde tartışılmayışı Galatasaray'ı bu konuma getirdi.
Ekonomik açıdan da Galatasaray büyük bir darbe yedi. Neresinden tutarsan tut, terazide artı kefesine koyabileceğim tek bir olgu dahi yok. Skandal.