Galatasaray’a milli ara yaramış. Young Boys maçları ve ligin ilk maçlarında rakibine oldukça pozisyon lüksü tanıyan Galatasaray görüntüsünden uzak bir takım vardı sahada.

Galatasaray’a milli ara yaramış. Young Boys maçları ve ligin ilk maçlarında rakibine oldukça pozisyon lüksü tanıyan Galatasaray görüntüsünden uzak bir takım vardı sahada. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de Davinson Sanchez… Rakibin toplarına ilk hamlede karşılık vererek atağın olgunlaşmasını engelliyor, potansiyel tehdit imkanını ortadan kaldırıyor. Attığı kafa golüyle de takımına skor katkısı vermeye devam ediyor. Her zaman söylerim; Bir takımın savunmacıları sezon içinde en az 5-6 tabela yapmalı.

Ana Plan Olmamalı

Maç öncesi, maç içindeki ilk 20 dakikalık periyot ve maçın devamı bizlere bir şeyler anlatıyor. Bu durumdan en çok referans çıkartan taraf ise şüphesiz Okan Buruk ve ekibi oldu/olmalı.

Maç öncesi ilk 11’ler açıklandığında bazı kaynaklar Yunus Akgün’ü solda, Barış’ı ise sağda konumlandırmıştı. Bu durumu önce anlamlandıramadım, ilk 11’i sahaya dizilmiş şekilde yansıtan kaynakların yanıldığını düşündüm. Çünkü Galatasaray resmi sayfası, kadroyu sadece isim isim duyurmuştu.

Maçın ilk 20 dakikalık periyotu bazı kaynakları haklı çıkardı. Yunus solda, sağda ise Barış oynuyordu. İlk 20 dakikalık periyot tamamen Osimhen'e atılacak ortalarla kurgulanmıştı. Sonra bunun ana planda efektif olmayacağını gördü Okan hoca. Ki Yunus ile Barış maçın devamında yer değiştirdi. Bu kurgunun, büyük bir takımda ana plan olmaması gerektiğini görmüş olduk.

Barış'ın orijin yeri sol kanat aslında... Lakin Kerem'in orayı doyurucu şekilde oynamasından ötürü sağ tarafta oynatılıyordu (Terim dönemi dahil) Fakat, Kerem'in cezalı olduğu veyahut oynamadığı maçlarda Barış solda oynamış ve çok etkili olmuştu. Hatta yazılarımda Kerem sonrası oraya Barış'ın direkt yazılmasını söylemiştim. Transfer olacaksa sağ kenara olmalı diye de eklemiştim. Barış Alper, yeni denklemde sola göz kapalı şekilde yazılmalı. Sağ tarafta ise formül açık: Sallai/Yunus...

Sahanın Hâkimi Sara

Gabriel Sara takıma katıldığında herkes verilen paranın çok olduğunu düşünüyor ve bu doğrultuda konuşuyordu. Brezilya’lı bu dedikoduların, mırıldanmaların cevabını Rizespor karşısında tam anlamıyla vermiş oldu. Aslında bundan önce oynadığı maçlarda da kumaşını bizlere sunmuş idi.

Sara kaleye ne kadar yakınsa, o kadar tabela anlamına gelir. Birinci ve ikinci golün net olarak baş aktörüydü. Attığı golle de pastaya mum dikti.

Profesyonel

Victor Osimhen, bonservisinin neden o denli yüksek olduğunu kanıtlar nitelikte bir maç çıkardı. Koskoca bir sezon neredeyse futbol oynamamış olan bir santrafor ilk 11 başladı. Milli arada iki maç 45. dakikadan sonra oyuna dahil oldu. Ancak, ‘maç ritmini yakalamıştır’ demek çok zor olurdu. Herkes Okan Buruk’un onu sahaya sonradan süreceğini düşünse bile öyle olmadı. 90 dakika sahada kaldı.

Atılan birinci, ikinci ve beşinci gollerde payı oldukça yüksek. İlk iki golde Sara’yı ön plana taşıyoruz elbette ama Osimhen’in hava toplarındaki ceza sahası içindeki aktifliğine İtalya topraklarında değil Türkiye topraklarında şahit olmuş olduk.

Beşinci golde ise sağlam vücudunu adeta bir kalkan gibi kullandı, topu sakladı ve büyük bir güç ortaya koyarak golün en büyük paydaşlarından oldu.

Neden alındı?

Kaan Ayhan bu takımın en olgun ve en beğendiğim oyuncuların başında gelir. Her yere merhem olur, maça karakter koyar. Fakat, Elias Jelert neden oynamıyor? Bu soruyu küçük bir çocuk bile size sorar. Galiba hazır değilmiş! Ağustos'un başından bu yana...

Yönetimde yaşanan olaylar, son dönemdeki krizleri konuşurduk ama yeterince konuşuldu. Elimizden geldiğince saha içinde kalalım. Kalalım ki bu kokuşmuş düzenin ekmeğine yağ sürmeyelim. Yakıtımızı kaostan değil, sükunetten alalım.