Galatasaray'da milli ara sonrası rota lige çevrildi, sahadaki yıldız oyuncular imza atmak için sıraya girdi!

Işık Tutan Galibiyet

Nihayet milli ara safsatasını aştık ve rotamızı tekrar liglere çevirebildik.

Sarı-kırmızılı ekip ise bazı soru işaretleriyle birlikte sahaya çıktı. Yükselişler ve inişlerle dalgalı bir maç izlesek dahi Galatasaray, terazisindeki artı kefesine önemli ekleme yaptı. Bunlar öyle önemli eklemeler ki uzun vadeli tabloya ışık tutan türden...

Antalyaspor maçı kritik bir ölçek olmasa bile Avrupa maçından ve Beşiktaş derbisinden önce alınan bu galibiyet, takımın ve camianın üstünde bulunan ufak tozları halının altına süpürdü. Halının altına süpürmek tehlikelidir, fazlaca örnekleri bu takımda vardır ama ilerleyen süreç kazasız atlatılırsa halıyı bırak paspas bile kalmaz. O yüzden kritik sürece ışık tutan bir galibiyet idi...

Zeminin Faturası

Çok kötü oynanan bir zeminde iki takım da sakatlık yaşadı. Ismail Jakobs, maça çok iyi başlamıştı. Günden güne daha doyurucu oynayan bir oyuncuya dönüştü. Bu bağlamda Jakobs'un yaşadığı adele sakatlığı, Okan Buruk'u epey üzmüştür. Bu su götürmez bir gerçek. O bölgenin alternatifi olarak ilk seçenek ise Berkan Kutlu. Bunu da unutmamak gerekir.

Zeminin kötü olması maçın tempolu olmasına da ket vurdu. Evet, Galatasaray üretken bir oyun oynama çabası içerisindeydi lakin çoğu gol öncesi final pasları isabetsiz oldu. Burdaki en önemli faktör ise zemin oldu. Okan Buruk'un ekibi, ilk yarıda 3-4 gol bulabilirdi. Madalyonun diğer tarafında Antalyaspor'a da ket vuran bir unsur bu zemin mevzusu. Ana planı hızlı çıkma felsefesi olan bir takımın isteyeceği ilk şey kusursuz zemindir. Topun zemindeki akışını, yönünü, şiddetini etkiler. Ve elbette oyuncuları...

Sırası Geldi, Resitale Başladı

Yunus Akgün'ün bu sezonun jokeri olacağını önceki yazılarımda vurgulamıştım. Şampiyonluğun yaşandığı ilk sezonda Kerem Aktürkoğlu'nun parlaması, ikinci sezonda Barış Alper Yılmaz'ın gelişimi önemli olmuştu. Kerem'in gidişiyle sıra Yunus Akgün'e geldi. Hatta o gün bu mevzuyu şöyle kaleme almıştım: Özellikle Galatasaray'ın kanat derinliğinin azalmasıyla birlikte, ''ben bu takımda artık oynarım'' düşüncesi Yunus'a konfor alanı olabilir. Kafasının bir kenarında sürekli ''acaba oynar mıyım, başka takıma mı gitmeliyim'' soruları bulunmayacak. Kafasını bulandıran, başını döndüren işlerle uğraşmadan tamamını sahaya verebilecek. Bu onun adına büyük bir şans. Aynı zamanda son şans...

Büyük Dilemma!

Mauro Icardi tam yüksek dozajlı eleştirilerin odağındayken sahneye çıktı iki gol attı. Yerine giren Victor Osimhen, röveşata golüyle ''denklemde bende varım!'' dedi. Lükse, ihtişama, sükseye, görkeme bak! 

Galatasaray'ın kadro derinliği bence ezeli rakibi Fenerbahçe'ye göre kötü durumda fakat forvet hattında takımın üçüncü forveti de Batshuayi... Arkası tarla, önü gül bahçesi... Büyük lüks, aynı zamanda büyük dilemma!