Maç sonrası beyanatlardan yola çıkarak başlayalım derbiyi konuşmaya.
Rakamlara baktığınız zaman domine edilmiş bir oyun gibi görünebilen Beşiktaş - Fenerbahçe derbisi izleyenler açısından (özellikle Fenerbahçe taraftarı açısından) hiç de öyle değildi.
Mourinho'nun katı kontrolcü anlayışı, oyuncu ve oyun planı tercihleri, sonrasında yaptığı değişiklikler ve değişiklikler yapılırken yapılmayan stratejik hamleler derbi mağlubiyetinin ana sebepleriydi.
Fenerbahçe, kontrollü oyun anlayışını evet öğreniyor fakat attıktan sonra kontrol edilmesi gereken maçlar da oynuyor.
Konuşulabilecek bir çok detay mevcut.
Ön alan baskısında dağılan bir Beşiktaş savunması varken bunu sadece bireysel tercihlere bıraktı.
Yan ve cepheden gelen yüksek toplarda karşılama sıkıntısı yaşayan bir savunma mevcut iken ceza sahası ve çevresinde tehdit yaratacak bir hava topu organizasyonu da çok fazla göremedik.
İç koridorlarda eşleşme sorunu olan Beşiktaş merkezini, oralara hareket ettirecek bir geçiş planı da yok gibiydi.
Tabi bunların saha dışı gerekçeleri olabilir.
Takımda ciddi bir stoper ve bek sorunu varken Talisca'nın gündemi işgal etmesi, Mourinho'nun atletizmi ön planda tutan oyun anlayışını tam olarak karşılayamamış bir kadro mühendisliği, Samet ile oynama mecburiyeti, Fred'in isteksizliği vesair gibi onlarca gerekçe sayılabilir.
Merkezde dominant oyunculara sahip olan Fenerbahçe'nin merkezden delinmesi de ayrı bir sorun.
Fred, görev tanımı netleştiğinde sahaya ciddi akıl ve mücadele koyabilen bir isim iken konfor alanının dışında daha sorumluluklarla sınırlandırılmış bir rolde net düşüşüne devam ediyor.
Dzeko halen harika düşünüyor fakat aynı biçimde uygulayamıyor. Takımın A planının gol ayağı olması hem kendisini yoruyor hem de sonrasında oyuna girecek arkadaşına daha yüklü bir görev ve rol zarureti yaratıyor.
Bekleri hiç denkleme dahil edemeyen bir tutuk hücum planı vardı derbide.
Hatayspor'un baskı yaptığı Beşiktaş'a, Fenerbahçe'nin kontrollü oyun gerekçesiyle oyunu daraltmaması, namluyu kendisine çevirdi.
Maçı hiç izlememiş birisi açısından yol kazası olarak nitelendirilebilecek bir derbi oynandı. Fakat izleyenler açısından tam olarak böyle görünmüyordu.
Fenerbahçe açısından derbinin en pozitif yanı, çok zorlu bir deplasman fikstürünü geride bırakmak diyebiliriz.
Mourinho minimum kayıpla devre arasına girip ikinci devrede ivmelenme hedefini halen diri tutuyor.
Çok deplasmanlarda nice puan kayıpları yaşanacak bir süreç olarak görüyor olabilir.
Bakalım ligin ilk yarısında ciddi eleştiri alınan maçları, ikinci yarıda nasıl oynayacak Mou?
Sürdirek favori olduğu bir müsabakadan eli boş ayrılmak ise Fenerbahçe taraftarı açısından elbette trajik bir senaryo oldu...