Mourinho'nun takımı ilk 16 dakikada nefes aldırmayan bir ön alan baskısıyla maça başladı.
Demirspor sürekli +1'i bulabilmek adına Defansif orta saha pozisyonunda yer alan Jose Rodriguez'i savunmanın sol içinde pas opsiyonu olarak sürekli geri çağırmak durumunda kaldı.
İki taraf da çeşitli riskler almış durumdaydı.
Demirspor'un tempoyu düşürme adına oyunu yavaşlatmasına Fenerbahçe agresif bir yanıt veremedi fakat oyun içindeki top dağılımının dengelenmesi, geride kompakt kalmaya çalışan Adana Demirspor hatlarının arasını açmaya başladı.
Oyunu tek yönüyle tutmaya çalışan Adana Demirspor belki büyük tehditler yaşamıyordu lakin oynamaya çalıştığında da boşluklar veriyordu.
Gol bir şekilde geleceğini hissettirmişti.
Dünya futbolunun en kıymetli ayrıntılarından birisi olan "dripling" burada kilidi kırdı.
Hücumun aksiyonlarını üç sınıfa ayırsak, giriş-gelişme-sonuç şeklinde, Fenerbahçe giriş ve gelişmede oldukça etkiliydi.
Bu tip sürekli bire bir eşleşme durumlarında fark yaratacak unsur ya sürpriz bir geriden çıkışla ya da adam eksiltme ile gerçekleşir. İkincisi oldu.
Tüm savunma Maximin'in ivmelenmiş driplingini takip ederken Dzeko kendisini stoper-bek arasına attı ve rakip savunma bir an uyuyakaldı. Neticesinde temiz bir golle, evindeki ilk lig sınavından 3 puanla ayrılan Fenerbahçe, gözünü Lille rövanşına dikti.
Bireysel performansları değerlendirmek gerekirse, ana plan itibariyle Saint Maximin bu driplingleri ile can yakmaya devam eder. Amma oyunu üç fazıyla oynamaya çalışan herhangi bir rakip o kanadı ek desteklerle bypass da edebilir.
Szymanski, dinamizmi ile 8'i süpürmeyi bu maçlık başardı. İsmail Yüksek baskı ve rakibi rahatsız etme anlamında büyük silah iken 6 numarada savunma sorumluluğu kamburu ile birlikte kazandığı topları bölgesel olarak minimum 20 metre geride kazanmak durumunda kalıyor. Hücumu sonlandıramadığınız her an şayet İsmail de 6 pozisyonunda ise en az 5 oyuncunun geriye doğru yüksek şiddetli koşusuna sebep olabilecek de bir dizilim söz konusu.
Kazanan her zaman haklıdır. Bu maç futbol ve hücum resitali bekleyenler belki umduklarını bulamadılar ama düşünülmesi gereken çok daha önemli bir platform vardı. Düşler sahnesi...
En Nesyri bu sezon yüksek gol sayılarına ulaşacaktır. Orada da düşülmesi gereken bir şerh mevcut. Bats gibi Dzeko gibi sürekli oyunun içinde olan santrforlarla oynamayı kültür haline getiren Fenerbahçe'de, En Nesyri'yi fit tutmak için kaleye yakın reaktif kalışına zemin yaratmak en temel değişiklik olacak gibi duruyor.