“Geçen sezona göre formu yükselen tek oyuncu bu maçın da kahramanı Livakovic…Bu da durumu aslında süslü cümlelerimden çok daha iyi anlatıyor.”
Twente karşısında oynanan Avrupa Ligi 2. hafta maçı, Fenerbahçe’nin geçen sezonki dizilişe dönüş sinyalleri verdiği bir mücadeleydi. Twente, disiplinli ve dirençli bir takım. Bu yüzden, Fenerbahçe’nin sahada daha kompakt ve planlı olması gerekiyor. Özellikle orta saha ve kanatlar arasındaki koordinasyonun iyi çalışması şart. İrfan Can’ın top dağıtıcı rolü, Tadic’in liderliği ve forvet hattına vereceği destek, kilit rol oynayacak. Tadic’in tecrübesi ve oyun zekası, Twente’nin sert savunmasını açabilecek en büyük silahımız olacaktır.İşte bu düşüncelerle maçı izlemeye başladım.Ancak oyun başlangıcında baskı yemek artık kronik bir hal aldı.Diziliş geçen seneyle aynı olsa da benzer başlangıcı ve oyun gücünü görme umudum dakikalar geçtikçe azaldı.
Twente Fenerbahçenin bütün rakiplerinde gördüğümüz gibi önde ciddi agresif baskıyla başladı.Geçen maçlarda olduğu gibi buna bir çözüm üretilebilmiş değil .
İlk 15 dakikayı geride bıraktığımızda, Fenerbahçe’nin baskıya geçiş oyunuyla etkili bir yanıt veremediği göze çarptı. Geçen sezonla karşılaştırıldığında, beklerin oyuna teknik katkısı sadece azalmakla kalmadı, neredeyse tamamen kayboldu. Mert Müldür, defansif farkındalık konusunda yetersiz kalırken, Jayden’in top kontrolü ve dengesiz müdahaleleri takımı geriye düşürüyor.Bu durum, şimdiye kadar takımın oyun gücüne büyük bir darbe vurdu.Bu oyuncuların gelişmesi şart.Tam bu konuda notlarımı alırken beklerin doğru kullanıldığı bir atak sonrası net pozisyon üretilince, eleştirimi bu konuda geciktirmeyi düşündüm.
Geçtiğimiz yılın önemli bir parçası olan 5’li orta saha düzenine yakın bir yapıyla sahadaydık. İrfan Can ve Tadic’in kanatlarda görev aldığı bu 11, oyuna çözüm bulma yolunda bir arayış olarak bakılabilir.Dakikalar 21i gösterdiğinde set oyununda yerleştikten sonra 2 tane pozisyon yakalanması, oyun hafızasındaki bazı ezberlerin hala kullanılabileceğinin işareti.Ancak şu bir gerçek ki;Fenerbahçe, Ferdi Kadıoğlu’nun eksikliğini sadece bir sol bek kaybederek hissetmiyor; aynı zamanda bir oyun kurucu ve hat kırıcıyı da kaybetti. Ferdi’nin yokluğunda, takımın hücum organizasyonlarında ve savunma arkasına atılan paslarda yaşanan eksiklik, oyunun her iki yönünde de Fenerbahçe’yi olumsuz etkiledi.Bunu bu maçta da net olarak görüyoruz.
Fenerbahçe’nin oyun gücü geride olsa da, elindeki kaliteli oyuncularla anları iyi değerlendirerek, kötü oyunla da olsa puan almayı başardı.Amrabat ile Tadicin o anı doğru kullanması muazzam bir organizasyon oluşturdu. Bu sezon Fenerbahçe’nin sık sık başvurduğu bu strateji, oyunu değil ama puanı kazanma amaçlı olacak gibi duruyor.Ama ne kadar sürdürülebilir…Bilemiyorum.
Geçen sezon, orta sahada kurduğumuz denge ve uyum, hem ligde hem de Avrupa’da Fenerbahçe’yi rekabetçi bir takım haline getirmişti. Bu yıl, transferlerle kadro derinliği artmış olsa da, sahadaki uyumu ve ritmi bulma konusunda zaman zaman zorluklar yaşıyoruz. Özellikle son haftalardaki maçlarda oyunun merkezinde sorunlar olduğunu gördük. Pas bağlantıları kopuk, baskı altındaki oyun çözüm üretmekten uzaktı.Geçen seneye göre formu yükselen tek oyuncu bu maçın da kahramanı Livakovic…Bu da durumu aslında süslü cümlelerimden çok daha iyi anlatıyor.