Fenerbahçe, Manchester United ile Avrupa Ligi 3. hafta maçında Kadıköy’de karşı karşıya geldi. M. United, son 10 yıldır en az Fenerbahçe kadar kötü yönetilen bir takım. Her iki takımın da şu anki durumu pek iç açıcı değil.

Fenerbahçe, çok eleştirildiği bir haftayı geride bırakırken, sezon başında heyecanla beklenen M. United maçına taraftarlar haklı olarak sönük ve umutsuz bir şekilde çıkıyor. Ligde liderin 8 puan gerisine düştükten sonra, oyun olarak da beklenen ışığı gösteremeyen takım, taraftarların hayallerini 10 yıllık başarısızlıkla birlikte karanlığa gömdü. Ancak, bu sezon lig açısından umutsuz olsa da en az 2 sezon boyunca Mourinho gibi tarihin belki de en iyi 3 teknik direktöründen birine sabretmeli ve onun arkasında kenetlenmeliyiz. Kişisel olarak bu sezondan beklentim, heyecanlı bir Avrupa serüveni geçirerek yeni sezona umut taşımak.

Maç öncesi Mourinho, Avrupa basınına verdiği röportajda geçen hafta puan kaybedilen maç hakkında şu ifadeleri kullandı:

“Son maçımız 2-2 berabere bitti! Yediğimiz o golü, bu ligde sadece Fenerbahçe yerdi. Sadece Fenerbahçe! Başka bir takım o maçı 2-1 kazanırdı ve o gol geçersiz sayılırdı. Ancak Fenerbahçe’nin son on yıllık tarihi, iyi antrenörler, iyi oyuncular, çok özverili bir başkan ve yönetim kurulu… Hiçbir şey kazanamadılar. Bunun bir sebebi var.”

Mourinho’nun, yıllardır yakındığımız bu durumu Avrupa basınında ısrarla dile getirmesi, olumsuz sürece rağmen hala her şeyiyle Fenerbahçe’ye bağlı olduğunu gösteriyor. Fenerbahçe’nin yerel ligde uğradığı haksızlıklara, kötü oynasa bile dikkat çekerek, kendi çapında bir değişim talep ediyor. Bu tavrı bazı kesimler “bahane üretmek” olarak eleştirse de, ben tam aksine bunun arkasında birleşmemiz gereken son bir umut olduğunu düşünüyorum. Sadece sahadaki oyunumuz iyileştiğinde bu etkinin daha da güçleneceğine inanıyorum.

İşte bu duygularla maç heyecanımı diri tutmaya çalışarak, maçın başlamasını bekledim.


Maç başlangıcı beklediğimin üstündeydi. Osayinin kadroya girmesi,Dzeko yerine El Nesry tercihi  Fenerbahçenin öndeki atletizm eksikliğinden doğan hareketsizliğinden dolayı bir zorunluluk  olduğunu tekrar hatırlamış olduk.Osayi özelinde  bir an önce sözleşme sorunu çözülmeli.

Fenerbahçe, camia olarak son dört aydır sahada arzuladığı, geçen sezon yarıda bıraktığı enerjiyi bir türlü gösteremiyordu. Uzun süren başarısızlıklar ve kötü futbol, umutsuzluğu daha da artırmıştı. Ancak bugün, o özlenen atmosferin izleriyle maça başladık. Ne var ki, 15. dakikada yediğimiz geçiş hücumunda rüyadan uyandık. 

Yine de, sadece 8 dakika sonra Tadic boş kaleye topu yuvarlayamayınca kaçan fırsatlar taraftarı heyecanlandırmaya devam etti. Her kaçan pozisyonda tribünler, bugün bir hikaye yazılacağına dair inancını hissettiriyordu.Tempoyu yükselttiğimiz anlarda geri düşmek ve bulduğumuz fırsatları değerlendirememek eforun boşa gitmesi anlamına geliyor.El Nesry ile bulduğumuz fırsatları Avrupa’nın en çok eleştirilen kalecisi Onananın  inanılmaz kurtarışlarına denk gelmesi gerçekten trajikomikti.

Şimdiye kadar lig maçlarında topu rakibe bırakan ve tempoyu düşük tutan Fenerbahçe’nin bu maçta ilk yarıyı %62 topla oynama oranıyla tamamlaması, kafamda tam oturmuyor. Ligde bu kadar özensiz ve motivasyondan yoksun bir oyun izlememizin nedenlerini sorguluyorum. Hatta bunu Mourinho’nun giyim tarzından bile anlamak mümkün. Fenerbahçe taraftarı, Mourinho’yu her zaman bu maçta olduğu gibi şık ve motive bir şekilde saha kenarında görmek istiyor. Onun takım elbiseyle sahada olması bile, o maçı ne kadar istediğini gösteren önemli bir detay. Süper Lig belki onu heyecanlandırmıyor olabilir, ancak Fenerbahçe camiasını 10 yıl sonra yeniden umutlandırmak ve liderlik yapmak Mourinho için büyük bir motivasyon kaynağı olmalı.Bu maçta hatırlaması önemliydi.


İkinci yarıda bu güzel oyun nihayet golle taçlandı. 48. dakikada El Nesry’nin golü, sezonun gidişatı açısından da kritik bir andı. Umarım bu performansı kalıcı olur. Ancak Fenerbahçe, skoru 2-1’e getiremeyince bu sezonun en büyük sorunlarından biri olan geriye çekilme ve rakibe alan bırakma alışkanlığı tekrar devreye girdi. Osayi’nin sakatlanması ve Mourinho’nun kırmızı kartla oyundan atılması sonrası Fenerbahçe’nin temposu ve ön alan baskısı ciddi şekilde düştü. Bu da rakibe fırsat tanıdı. Böylesine yetenekli bir hücum hattını kendi yarı sahasına çekmek ve geçiş oyununda başarısız olmak, son derece riskli bir strateji oldu.


78. dakikadan sonra yapılan değişikliklerle oyunun dengelenmesini beklerken  kenar oyuncuların bire bir hünerlerinin öne çıktığı son anlarda, Antony ve Garnacho’nun etkileri bizim hamlelerimizden daha belirgin oldu.Neyse ki Antony’nin sakatlanması bizi rahatlattı.O dakikadan sonra oyun tempo olarak azalarak maçım bitişini çağırdı.Bu anlarda Oğuz Aydın’ı neden kadroya almadığımızı ve kullanmadığımızı sorgulamak istiyorum. Bu, kesinlikle cevap bekleyen bir durum. Mourinho’nun İrfan Can, Mert Hakan, Cenk Tosun ve Oğuz Aydın gibi kaliteli Türk oyuncuları özellikle takım uyumu ve lig yarışı için daha fazla denklemde tutması gerektiğini düşünüyorum.